Soyadını Sonradan Arvas Yapan AKP'li mi? Çay İkram Eden DEM'li mi?
.

M.SALİH GEÇKEN
vanradikal@hotmail.com -Yıllardır AK Parti’ye açıktan destek veren, verdiği destekten ötürü bir kaç kez ölüm riskiyle karşı karşıya kalan, cesaret gerektiren bir zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatını kaleme almış biri olarak, Gevaş Belediye Eş Başkanları Ruknettin Hakan ve Kübra Aktı’nın samimi yaklaşımlarından etkilendiğimi bu yaklaşıma hayran kaldığımı ifade etmeliyim. En rafine halıyle halktan biriydiler.
Şahin soyadını sonradan Arvas yapan AKP'li iftira atarken, DEM'li siyasetçinin samimi yaklaşımı kıyaslanmayacak kadar insaniydi.
İftira atmak için tetikte bekleyen, kalbi körelmişlerin kötü arzularını kursaklarında bırakmak için özellikle belirtmeliyim ki; bu yazı bir övgü ya da eleştiri amacı taşımıyor. Hayatın doğal akışına güç katan sosyo-psikolojik bir gerçekliğin paylaşımı denebilir.
İnsanî ilişkilerde samimiyet ve tevazunun ne kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunu, insanı kendine bağlayan bir mıknatıs gibi yakınlaştırdığını bir kez daha deneyimlediğimi söyleyebilirim.
Kişiye en büyük saygıyı kazandıran olgunun tevazu olduğunu; toplumla ilişki içinde olma zorunluluğu taşıyan kişilerin daha mütevazı olmalarının ise kendi faydalarına olduğunu bir kez daha vurgulamak istedim.
Eğitim Kültür ve Sanat Federasyonu ile Van Yazarlar ve Şairler Derneği olarak Gevaş’ta düzenlediğimiz şiir dinletisinin ardından, arkadaşlarımızdan biri “Bir çay içelim” deyince bu teklifi o sırada yanımda bulunan Gevaş Belediyesi Eş Başkanı Kübra Aktı’ya ilettim. Kendisi nezaketle kabul etti ve hep birlikte yakınlardaki bir çayevine geçtik. Yanan sobanın başında içilen çayın eşliğinde sıcak bir sohbet yaptık.
AK Parti kurulduğu günden bu yana açıkça destek veren, bunun uğruna zaman zaman ölüm tehlikesi bile yaşamış biri olarak itiraf ediyorum ki; samimi olduğum birkaç siyasetçi hariç, bugüne kadar Ak Parti içindeki AKP'li siyasetçilerden aynı samimiyeti görmedim.
Soyadını sonradan değiştirmiş, zor zamanlarda konuşmaya cesaret edemeyen, sonradan görme tavırlarla hareket eden, ahlaki değerlerle bağdaşmayan söylemler üreten ve sokak ağzıyla iftira atan bazı kişilerin tutumunu gördükçe; daha düne kadar sert bir dille eleştirdiğimiz insanlardan bu tevazuyu görmek çok daha etkileyiciydi diyebilirim.
Dün şahit olduğum manzara, "yaşadığımız kadim coğrafyanın insanları olarak farklı değerlere inanıyor olsak da insanî ilişkilerimize engel olmamalı" beklentisinin bir örneği de denebilir.
Toplumsal yaşama ve siyasi oluşumlara farklı çerçevelerden bakan, farklı değerlere inanmış bireyler olarak Gevaş’ta bir halk kahvesinde oturup çay içebiliyorsak, sohbet edebiliyorsak daha ötesini yapmamıza ne engel olabilir ki?
