ÜÇ BAŞKAN İKİ GAZETECİ NE YAPAR
HABER YORUM/ SALİH GEÇKEN Saray. Türkiye ile İran’ı birbirine bağlayan Kapı Köy’ün bağlı bulunduğu beldenin Belediye Başkanı sevgili dostum Ünal Özaslaner’i ziyaret sebebiyle ilk kez gördüm.
Kimliğimde doğum yerim olarak geçmesine rağmen 20 li yaşlarda ilk kez gördüğüm Özalp ilçesinden 14 kilometre ötede küçük, şirin ve samimiyet kokan havasıyla misafirlerini karşılıyor Saray beldesi.
İnsanların kucaklayıcı bakışından olsa gerek yaşanan trajediyi hatırlıyorum. Aklıma 15 Ocak 1915 , kan ve göz yaşının tavan yaptığı gün geliyor. Ermenilerin Erçek’e kadar ilerlediği bir günde hayatını kaybeden 2000 kardeşimizden kaçı Saraylıydı diye düşünsem de zihnimi toparlamak zorunda kalıyorum. Ölümlerin olmaması için başlatılan çözüm sürecinin destek için yollarda olduğumuzu hatırlatıyor bana kullanılan sözcükler.
Çözüm sürecinin startının verilmesinden sonra yoğunluğu üst seviyeye çıkan DASİDER başkanı Ahmet Öner, Çiçekli Belediye Başkanı Yılmaz Kılıç, Osman Nuri Yıldız ve ben öğle saatlerinde vardığımız Saray’da daha önce belediye binası olarak kullanılan , daha sonra lokantaya dönüştürülmüş küçük ama şirin mekanda yemeğe oturuyoruz. Belediye binasıyken başkanın makam odası olarak kullanılan odada bu güne kadar yediğim en güzel kebabı Saray ilçemizde yedim dersem inanın ki abartmış olmam. Bir gün yolunuz düşerse denemekte fayda var.
Sevgili dostum Saray Belediye Başkanı Ünal Özaslaner’in odasında çözüm sürecini ve detaylarını konuşurken, Başkan o gün Saray’a yağan yağmurun rahmetini gezimize bağlıyor espirili sözlerle. Yapılan güzellikleri konuşurken, yapılmaması gerekenleri de ekliyoruz sözlerimize. Herkes umutlu. Keşkelere geride kalmış. Ortak kararımız bu işin bittiği yönünde birleşiyor. Birde eksikliklerimizi dile getiriyoruz.
BDP ve paydaşlarından bir kesimin bu sürece daha çok sahip çıktıklarını söylemem odada bulunan herkes tarafından onay alıyor. ‘BDP ve paydaşlarından bir kesimin daha samimi olduğu süreci daha çok sahiplendiğini söyleyenler’ olduğu gibi, ‘Kaybedenlerin süreci daha çok sahiplenmesi gerekir’ diyenler de var.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine kaydığımız zamanlarda oluyor. Kim? 
Neden? gibi başlıkları konuşurken Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın, Başbakan Recep Tayip Erdoğan için kullandığı sözlerin sürece katkısını kendi aramızda değerlendiriyoruz. Onlar konuşurken geçmişe dalıyorum istemeden. Bekir Kaya’nın açıklamasından sonra BDP’ye gönül verenlerin ben ve benim gibilerinden özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum. Bekir Kaya’nın Başbakan için yaptığı değerlendirmenin onda birini bile yazarken bizlere neler dememişlerdi. O ağır suçlamaları silinmek üzere olsa da hala aklımın bir köşesini işgal ediyor.
Ziyaretimizin temel nedeni olan ‘Çözüm Süreci’ ne destek ziyaretlerinin planlaması da yapıldıktan sonra soluğu Kapıköy’de alıyoruz. Türkiye ve İran sınırının tam ortasındayız. Polis müdürünün odasında çay içerken gazeteci merakıyla sorduğum soruların cevabını dinliyorum.İranlı zengin turistler trenle giriş yapıp Van’dan batıya uçuyorlarmış. Büyük AVM ler olsa onları tutarız fikrine polis müdüründen onay almadı. Zengin İranlı turistlerin yüzmeyi tercih ettiklerinden Antalya’ya gittiklerini, Van’da rahat yıkanamayacakları için büyük AVM’ler de olsa burada kalmayacaklarını belirtti. Yaptığı yorumlarla güncel bilgi hakimiyetini belli olan müdüründen müsaade isteyerek çıkıyoruz.
Karşılıklı alışverişlerin yapıldığı iş yerlerinin olduğu sınır kapısından günlük ortalama 600-700 civarında giriş çıkışı yapılıyormuş.
Türkiye’den İran’a akan Koyi çayından para aldığımızı, çayın kenarına yapılmış çeşmeden akan doğal sodayı içerken Başkan Ünal Özaslaner duydum. Daha bir çok şey.
Van’a dönüşte bile Başkan’ın Özalp ilçesine kadar bizler eşlik etmesi bölgemizde varlığını ciddi şekilde koruyan misafir perverlik örneğiydi.
