Bir Gün ya da Daha Az!
.

MURTAZA KAMAR
-Bir Gün ya da Daha Az!
"Allah inkârcılara sorar: ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?’ Onlar ise şöyle cevap verir: ‘Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık…’" (Müminûn, 112-113)
Çocukken hayatın anlamını çözmeye çalışırdım. Kendime tekrar tekrar sorardım: Hayat nedir? Madem öleceğiz, o hâlde neden dünyaya geliyoruz? Ölümle ne oluyoruz? Ölüler şimdi nerede, ne yapıyorlar?
Bu sorular, zihnimde durmaksızın yankılanırdı. İnsanlar her gün bir yerlere koşuyor, bir şeyler biriktiriyor, hırsla daha fazlasını istiyordu. Kazanmak, daha çok kazanmak, hiç doymamak… Sonunda helal-haram ayırt etmeksizin sahip olduklarını arkalarında bırakıp gidiyorlardı. Peki, bütün bunların anlamı neydi?
Beni en çok düşündüren şey, sıradan insanların bu döngü içinde kaybolmaları değil, inançlı ve bilgili olması gerekenlerin de aynı şekilde yaşamasıydı. Diğerleri bilmiyor olabilir, diye düşünürdüm, ama onların bu hakikatin farkında olmaları gerekmez miydi? Neden onlar da bu dünyada sonsuza dek kalacaklarmış gibi hareket ediyorlardı?
Bu sorulara cevap ararken, büyüklerime yönelttiğim her sorunun karşılığında aynı belirsiz, tatmin etmeyen cevaplarla karşılaştım. Hiç kimse bu meseleler hakkında kesin bir şey söylemiyordu. Sanki hayatın bu yönü hakkında konuşmak bir tabuydu ya da herkes kendi sessizliği içinde kaybolmayı tercih ediyordu.
Ancak bir soru vardı ki, ona verilen cevap neredeyse herkes için ortaktı. Şimdi ne hissediyorsunuz? Hayat nasıl geçti? diye sorduğumda hep aynı cevabı duyardım:
"Hiç… An, sadece bu an. Sanki bugün dünyaya geldik."
Ve belki de hayatın özü tam olarak burada yatıyordu. Zaman, insana uzun görünüyor; fakat geriye dönüp bakıldığında herkes için yalnızca bir an gibi geçip gidiyor. Müminûn Suresi’nin hatırlattığı gibi, dünya hayatı bir gün veya günün bir kısmı kadar kısa bir süreden ibaret.
Öyleyse insanın asıl araması gereken şey neydi? Biriktirdiği mal, kazandığı prestij, harcadığı ömür mü? Yoksa tüm bunların ötesinde, bu anın içinde gerçek bir anlam bulmak mı? Çünkü zaman her şeyi alıp götürüyor. Ve sonunda — geriye kalan yalnızca bir an değil, o anı nasıl yaşadığımız oluyor.
Hayat geçtiğinde değil; geçerken nasıl yaşandığında saklıdır asıl sorumluluk. Şimdi hangi anın içindesin — sadece var mısın, yoksa farkında olarak mı yaşıyorsun?