bonus veren siteler bahis siteleri https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Türkiye bu savaşa girecek mi?

Yeni Şafak Gazetesi Köşe yazarı Abdulkadir Selvi kabul edilen tezkerenin 1 Mart tezkeresinden farklı olduğunu belirtti.

Yayın: 06 Ekim 2014 - Pazartesi - Güncelleme: 06.10.2014 07:58:00
Editör -
Okuma Süresi: 4 dk.
Takip EtGoogle News

Yeni Şafak Gazetesi Köşe yazarı Abdulkadir Selvi kabul edilen tezkerenin 1 Mart tezkeresinden farklı olduğunu belirtti. 

 

'Biz bu şavaşa girmeyeceğiz adlı köşe yazısında:

Esmeray'ın şarkısıydı.

'Gel tezkere gel tezkere,

Bitsin bu gurbet'

Kışlalar Esmeray'ın sesiyle yıkılır, gün sayan askerler gizli gizli gözyaşlarını silerdi.

Hükümetin 2 Ekim'de çıkardığı tezkerenin bununla bir ilgisi yok elbette ki.

Hatta dün tezkere bugün savaş diye bekleyenlerle de ilgisi yok.

Biz savaşa girmemekte kararlıyız.

Hükümet savaş tezkeresi değil, 'Hazır ol cenge sulh-u salah istiyorsan' türü tedbir tezkeresi çıkardı.

Biz bu savaşın muharip gücü olmayacağız. Sadece kendi önceliklerimizle insani ve lojistik boyutunda rol üstlenebiliriz.

2 Ekim tezkeresinin 1 Mart tezkeresiyle de bir ilgisi yoktur.

Kimi açık kimi üstü kapalı olarak, 'Ahmet Davutoğlu o zaman 1 Mart tezkeresine karşı çıkanlardandı şimdi konumu değişti, Başbakan oldu kendisini tezkere çıkardı' diyenler gerçekleri çarpıtıyor.

1 Mart 2003 tezkeresinin şartları ile 2 Ekim 2014 tezkeresinin şartları farklı.

Bugün Irak'taki duruma bakıp, 1 Mart tezkeresinde Türkiye'nin ne kadar isabetli karar verdiğini daha iyi görüyoruz.

1 Mart tezkeresi ile işgalci ABD'nin yanında Irak'a giren Türkiye, bugünkü tablonun müsebbiplerinden biri durumuna düşecekti.

Irak'ta işgalci konumunda olan Türkiye'nin İslam dünyası ve Ortadoğu'ya yönelik vizyonu çökerdi.

Davutoğlu cephesine baktığımızda ise,

1-Mart 2003'te Türkiye açısından, Irak'tan kaynaklı bir ulusal güvenlik sorunu yoktu. Bugün ise çatışmalar bizim sınırımızda yaşanıyor. Kobani'deki çatışmalar Türkiye'den çıplak gözle izlenebiliyor. IŞİD'in elinden kurtardığımız rehinelerimiz, düşen uçağımız, içimizdeki 1.5 milyon Suriyeli ise işin cabası.

2-O zaman adı ABD olan bir ülkenin adı Irak olan başka bir ülkeyi işgali söz konusuydu. Irak denen ülke bizim sınır komşumuzdu. Bugün bir devletin diğer devleti işgali söz konusu değil.

3-1 Mart'ta işgalci bir güç olan ABD'nin yanında işgale destek olan bir güç olarak Irak'a girmemiz söz konusuydu. Bugün ise 100'ü aşkın ülkenin IŞİD başta olmak üzere terör örgütlerine karşı oluşturduğu bir koalisyon söz konusu.

4-O zaman bizim sınırımızda 36.paralelin üstü olmak üzere bir tampon bölge vardı. Sınırımız göreceli olarak daha güvenliydi. Şimdi tampon bölgeyi bırakın sınırımızın öte yakasından atılan kurşunlar bizim sınırlarımızın içine düşüyor. 24 saatte bu ülkenin sınırlarından 136 bin Kobani Kürdü geçti.

Bu durumda tezkere çıkarıp, tedbir almayan hükümetin yakasına yapışılır. Bizde ise tersi oluyor.

Bir başka nokta ise, Türkiye, IŞİD'le mücadele için oluşturulan koalisyonun dışında kalsaydı, Suriye ve Irak'la ilgili geliştirilecek inisiyatifinde dışında kalmış olacaktı.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.