DİYARBAKIRLI KÜRTLER NASIL DÜŞÜNÜYOR

GÜNDEM Yayın: 05 Mayıs 2013 - Pazar - Güncelleme: 05.05.2013 21:23:04
Editör - Administrator
Okuma Süresi: 5 dk.
Takip EtGoogle News

HABER YORUM    Yüklendiği siyasal anlamdan ötürü bölgenin kalbi olan  Diyarbakır’dayız.

 

Yerelde yazılarına uzun süredir ara veren Sinan Başak, Van Olay gazetesi ve Tutku Haberde yazan Abdulhelim Almalı ve ben.

 

Mavi Marmara Gazisi olan Abdulhelim Almalı ‘Akil İnsanlar’ gurubunun bölge ziyaretlerini organize eden kardeşiyle birlikte hareket ederek ‘Doğu Anadolu Akil İnsanlar Grubuyla birlikte olması,düşünsel zeminine katkı sunacak ortamların oluşmasına kaktı sunuyor.


Sinan Başak'tan dönem dönem Düşünce Dergisine yazdığı yazı ve fikirsel davetlerle bu işin tam ortasında gibi duruyor. 


Diyarbakır'a uğramışken karşılaştıklarımızla çözüme dair düşüncelerini soruyoruz. 

 

İlk ziyaretimiz Vanlı büyüğümüz ve dostumuz RTÜK Bölge Müdürü Burhan Öztürkçi’ye oldu. Diyarbakır gibi siyasal anlam yüklenen bir kentte yaptığı görev  kurum itibariyle duyumları ve tespitleri benim için önemliydi. 

Sayın Öztürçi’ye Diyarbakırlılar bu sürece nasıl bakıyor soruma verdiği cevap  dikkat çekiciydi. Burhan Bey; ‘ Vanlılar yedikleri tuzlu balıktan sonra bir bardak çaya ne kadar hasret ve hararetle ihtiyaç duyuyorsa, Diyarbakırlıda aynı hararetle bu süreci ihtiyaç duyuyor’ tespiti bize özgüydü. Diğer uğrak yerlerimizde duyduğumuz aynı şeyi Sayın Öztürkçi’de tekrarlıyordu. Sürecin halkın rahatlamasına yetmiş diyem Özkürkçi, Diyarbakırlıların yüzünün gülmeye başladığını sözlerine ekledi.

 

Sayın Başak’ın kişisel sorunun halletmek için uğradığımız bir kurum müdürünün söyledikleride farklı değildi. Aslen Karadenizli olan …. Müdürü beyefendi, halkta psikolojik bir rahatamanın olduğunu eşi ve çocuklarının bu süreçten sonra daha çok rahatladıklarını ifade etmesi bütün ülkeye anlatılması gerekir.  Memleketlerine gitmek için Karayolunu tercih edemediklerini ifade eden müdür bey, bu süreçten sonra o endişelerinin de kalmadığını belirtiyor.

 

Yıllar önce bizde de öyle değil miydi? Belli saatlerden sonra Kuskunkıran’dan geçmek korkuyla bezenmiş çokta keyifli olmayan bir yolculuktu.

 

Halim ağabeyin Mavi Marmara arkadaşlarından şehit olan       kurduğu İslam’ı STK’ dayız. Yine aynı şeyi konuşuyoruz. Çözüm sürecine dindar kesimin bakışını biliyorum ama birde Diyarbakır’daki İslam’i STK’ların bakışını meraktan olsa gerek soru üstüne soru sormam herhalde arkadaşları yordu gibi.

 

Yapılan bir ankette bu süreci en fazla destekleyenlerin İslam’ı kesim olduğu sonucu çıkmıştı. Bu sonucu tasdik eder gibi konuşuyordu oradaki arkadaşlar. Hangi Müslüman ölüm olmasına razı olabilirdi ki. Toplumdaki rahatlamanın boyutlarını dünyaya bakışları birbirinden farklı insanlardan duymak, bütün ayrılıklara rağmen tek noktada toplumsal rahatlama yönünde birleşilmesi bile bu süreçten dönmenin artık imkansız olduğunu gösteriyordu.


Önemli bir ayrıntı daha var. Kim bu sürecin aksamasına neden olursa toplum tarafından cezalandırılacak tespiti bence daha önemli. Halk artık kan ve gözyaşı istemiyor. Bunun için yanlış yapan toplumsal desteği kaybedebilir. Öyle diyorlar.

 

Tabi hayata seküler ve milliyetçi bakanlarda var. Korkularını anlamak gerekir. Belki de biraz abartı diyebiliriz. Olsun be. Bu günlere gelindiyse gerisi daha kolay değil mi?

 

Az bir kesimde hala kaygılar ve olumsuz tavırlar olabilir. Toplumun büyük çoğunluğu yaşanan bu süreçten o kadar memnun ki, bu memnuniyetini kelimelere dökerken bile çok dikkatli konuşuyor.

 

Diyarbakır’da yaşanan sürece her kesimin desteğinin olduğunu söyleyebiliriz. Farklılıklarımızda içimizdeki renklerimiz olarak görülsün.

 

 

 

 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.