Van’da Bir Kadına İki Makam: Erdoğan Eleştirisine Dönen Tepki
.
TARIK ÖZYİĞİT
vanradikal@hotmail.com -
Van’da Bir Kadına İki Makam: Erdoğan Eleştirisine Dönen Tepki
Van’da yapılan bazı uygulamaların eleştirisi YERELİ aşarak DEVLET VE CUMHURBAŞKANI'na yöneliyorsa burada ciddi bir sorun var demektir.
Son dönemlerde sıkça dile getirilen “Van bürokrasisi tarihinin en zayıf dönemini yaşıyor” iddiasına, bürokrasinin siyasetin gölgesinde kaldığı ve hatta “siyasete yaranma çabası içinde olduğu” eleştirileri de ekleniyor.
Van Büyükşehir Belediyesi’nde bazı isimlerin “çift görevli” olduğu biliniyor. Ancak farklı kurumlarda yetkiliyken aynı zamanda belediyede de makam verilen iki isim dikkat çekiyor. Bu iki isimden en çok konuşulanı ise önceki dönem AK Parti Van Milletvekili Adayı Selma Biçek.
Biçek, yoğun mesai gerektiren Van İŞKUR İl Müdürlüğü görevini yürütürken, aynı zamanda Van Büyükşehir Belediyesi’nde birçok dairenin bağlı olduğu Genel Sekreter Yardımcılığı makamında da bulunuyor. Biçek’e bağlı birimler arasında İtfaiye’den Çevre Koruma’ya, Zabıta’dan Kadın ve Aile Dairesi’ne kadar geniş bir liste var. Belediye'ye çokta gitmediği de söyleniyor.
Bu yetkilendirme kim tarafından ve hangi gerekçeyle yapılmış olursa olsun, vatandaş nezdindeki tepkinin yönü doğrudan hükümete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönmüş durumda.
İŞKUR gibi yoğun bir kurumda il müdürlüğü yaparken belediyedeki onlarca birimden de sorumlu olmak, “asıl mesai alanı neresi?” sorusunu gündeme getiriyor. Biçek’in açılışlarda ve gezilerde yer alması, bu tartışmaları daha da büyütüyor.
Bazı vatandaşlar “iki ayrı makamdan hangi hakla ücret alıyor” sorusunu sorarken, bazı AK Parti seçmenleri de parti liderlerine yönelen eleştirilerin asıl nedeninin bu tür atamalar olduğunu dile getiriyor.
Liyakat tartışmalarında sıkça duyulan “aynı isimler sürekli farklı pozisyonlarda dönüp dolaşıyor” eleştirisi, Van özelinde “Bu şehirde başka aklı çalışan insan mı kalmadı?” sorusuna dönüşmüş durumda. Hükümetin ve Cumhurbaşkanının eleştirinin hedefine konması her halde, Selma Biçek'i atayanların ve destekleyenlerin çokta etkilemiyor.
Oysa dost–ahbap ilişkilerinin faturasını devletin kurumsal itibarı ve Cumhurbaşkanına duyulan güven ödüyor. Bu güvenin istismar edilmesi, göz ardı edilemeyecek kadar ciddi bir sorundur. Hatta kimilerine göre devlet yapılan bir ihanettir.
Çoklu görevlendirmeler halkın devlete ve siyasete olan güvenini zedelerken, “siyasetin bürokrasiyi kuşattığı” algısını da güçlendiriyor. Bugün Van’da sıkça dile getirilen “bürokrasinin siyasetin gölgesinde kaldığı” yönündeki tespitler, ne yazık ki giderek daha fazla güç kazanıyor.
Van’ın arzu edilen düzeye ulaşması için kişilere değil, kurumsal düzene ihtiyaç var. Koltuklar kişilere göre değil, kurumların sürdürülebilirliğine göre belirlendiğinde, gelişim bir kişinin enerjisine değil, kurumsal aklın istikrarına dayanır.
Unutulmamalı ki, tarihin her döneminde çöküş, liyakatın yerini sadakatin aldığı anda başlamıştır. İbn Haldun’un, Nizâmülmülk’ün, Koçibey’in tespitleriyle bakarsak, bugünkü manzara bize açıkça şunu söylüyor: “Yıkım çok yakındır.”
Ayrıca, toplumu fesada götüren pratiklerin hiç biri İslami değildir.
2024 yerel seçimlerinde DEM’in Van’daki 14-0’lık başarısı, partinin üstünlüğünden değil; AK Parti’ye gönül vermiş kitlelerin yapılanlardan duyduğu rahatsızlık nedeniyle uzaklaşmasından kaynaklanmıştır.
Tarih, İslam'i, ahlaki ve kültürel değerlerle uyuşmayan tam aksine onları yıpratan bu hataları yazacaktır.
